Haydi Bismillah!
İdris Şekerci
HAFTAYA BAKIŞ
Haydi Bismillah!
Medeniyetimiz, ‘’ Emri bil ma’ruf nehyi an’il münker’’ bilinciyle yaşamayı, bulunduğumuz kurumda ya da ortamda bu bilinç ile hareket etmeyi bir sorumluluk olarak yükler size. Bu sorumluluk, öğretmen iseniz sınıfta, müdür iseniz okulda, bir başka yönetim kademesinde iseniz o ortamda size iyilikleri çoğaltmak, kötülükleri azaltmak misyonu verir.
Eğer bu kadim sorumluluktan kaynaklanan derdiniz varsa ve derdinizi seviyorsanız susmak ne kadar doğrudur? İyilikleri artırmanın da bir yolunun, yanlışı ve yanlışları azaltma adına konuşmak değil midir o vakit?
Eğitim hizmet kolunda faaliyet yürüten bir sendikanın şube başkanı olarak, varlık misyonunuzun da gereği bağlamında; gerek lokal sorunlara ilişkin, gerekse genel sorunlara dair, yaptığımız işin hakkını vermek adına gücümüz nispetinde bu vicdani sorumluluğun gereğini yerine getirme çabasıdır bizimkisi....
2020 yılının ilk hafta başında-uzun zamandan beri gündemimizde olan ve ötelediğimiz bir kararın-yeni bir başlangıcın besmelesi ile karşınızdayım. Benim için bu tarihin bir başka önemi ise sendikanın kitapta yerinin arandığı bir dönemde, Kudüs Şairi, düşünce ve eylem adamı olarak bize sendikacılığı öğreten Merhum Mehmet Akif İnan’ın vefatının seneyi devriyesine denk gelmesidir.
”Her eylem yeniden diriltir beni/Nehirler düşlerim göl kenarında,
Doğ ey güneş erit taştan adamı/Ve kurut taşları diken elleri” dizeleriyle sendikanın kitabını yazan Bilge Sendikacı Mehmet Akif İnan’a -vefatının 20.yılında- bu vesileyle Rabbimizden rahmet diliyoruz.
“Haftaya Bakış” üst başlığı ile bundan sonraki süreçte-elimizden geldiğince- kısa değerlendirmeler yaparak eğitime dair spesifik konulara veya toplumsal konulara dair kanaatlerimizi paylaşacağız. Yazmak için yazmak adına değil, “ söz uçar yazı kalır” kabilinden kayıt düşmek adına yapacağız bunu.
Son birkaç yazıdır- CK Boğaziçi Elektrik özelinde- okulların ödemek zorunda bırakıldığı gecikme bedeli/faiz cenderesini ele aldığımız sırf o başlığı irdelediğimiz yazımızda CK Boğaziçi Elektrik Şirketi’ni bize gönderdiği basın açıklaması üzerinden gördüğümüz boşlukları ve MEB’in duyarsızlığını kaleme aldık. O yüzden burada bu konu hakkında daha fazla ayrıntıya girmeyelim istiyorum.
İşi eğitim olan ve sıkı sosyal medya takipçisi herkesin mutlaka karşılaşmış olma ihtimali olan bir ismin-Selahattin Turan’ın- bir sözüyle devam edelim. Turan, ‘’Okulun varlık sebebi ‘proje’ üretmek değildir; özge bir ifadeyle, okuldaki her ‘proje’ bir projedir ve okulun varoluşsal amaçlarından sapmasına katkı sağlar.’’ diyerek, okullarda neredeyse metrekareye(!) bir proje düşen hali pür melalimizi özetliyor.
Her sabah, DYS’den gelen yeni bir proje ile güne başladığımız son süreç, konunun esastan masaya yatırılmasını zorunlu kılıyor. Şair-Yazar ve Eğitimci Hüseyin Akın’ın ‘’Sevgili Öğretmenim, konuları yetiştirme kaygısından dolayı öğrenciyi yetiştirmeyi unuttuğunun farkında mısın?’’ sözünden mülhem; ‘’Proje takibinden eğitime vakit ayıramaz hale geldik; elimde yetki olsa okulların kapısına, bu okulda sadece eğitim öğretim yapılır’’ diyesim geliyor bazen..
Bu kadar da abartmanın alemi yok diyecekseniz; ben de aynı kanaatteyim ve abartmayalım diyorum. Sosyal medyaya yansımış en son proje(!) den bahsedelim mesela..Bakanlığın Önlük Projesi’ni daha hazmedememişken mutfak önlüğü çıktı karşımıza. Bir eğitimci arkadaş, ‘’Eğitimin mutfağında olması gereken eğitimciler…………. Mutfağı’na düşmüş. Muhtemelen yakında ‘O Ses Müdürler’ programı ile star müdürler, Survivor Müdürler ile özgün eğitim projeleri devam edecektir.’’ ifadesiyle bir ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yaptığı ‘’Müdürler Mutfakta’’ etkinliği hakkında kanaatlerini paylaştı ve ‘’Her halde Bakan Bey’in Önlük Projesi’ni yanlış anlamış olmalılar ki müdürlere mutfak önlüğü giydirmişler ‘’ diye de ilave etti.
Bu haftalık bu kadar diyerek, eğitime daha fazla zaman ayıracağınız, öğrenciye dokunan sahici gayretlerin artması temennisiyle…
