BİZ BİZE YETERİZ COVİT-19 KİM OLUYOR
İdris Şekerci
Hep birlikte büyük bir imtihanı yaşıyoruz. Dünyayı kasıp kavuran Covit-19 korona virüs ile topyekun mücadele ediyoruz. Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Bilim Kurulu’nun aldığı kararlar doğrultusunda uygulanan izolasyon ve tedbir bağlamında yapılması gerekenlere hep beraber uymaya çalışıyoruz. Hayatın olağan akışını doğrudan etkileyen, kimi iş yerlerinin Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle kapatıldığı, 65 yaş üstü vatandaşlara sokağa çıkma yasağının uygulandığı, kamu ve özel sektörün neredeyse tamamına yakını esnek çalışma sistemine geçerek hayatı yavaşlattığı bir süreci yaşıyoruz hep birlikte.
Hız çağında ailemizle tanışmak ve onlarla vakit geçirmek gibi dolaylı güzellikleri olsa da “ağızların tadını bozan..” ölümü sıkça hatırladığımız, varlığını ensemizde hissettiğimiz bir süreçteyiz. Böylesi vakitler, insanların birbirini tanımaları, aynı havayı teneffüs eden, aynı toprağa basan ve aynı kaderi yaşayanlar olarak ortak noktalarda buluşabilme becerimizi de sınamış oluyoruz. Dün, Kimilerinin sosyal medya üzerinden “filan ülke ile savaşa girsek gider onların yanında saf tutarım!” diyenlerin bugün durdukları yerden anlıyoruz ne kadar bu coğrafyaya ait olduklarını. Dün, ülkesini başka devletlere şikayet edenlerin bugün İBAN numaralarını başka devletlerin başbakanlarının istediğini söyleyerek ortaya konan iradeyi diline doladığını görüyoruz.
Mehmet Akif ne güzel de tarif ediyor vaziyetimizi;
“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;
Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez”
Covit-19 ile mücadelede yeni bir aşamaya gelindiği, her zamankinden daha fazla birbirimize ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde sorunlarımızı bir kenara bırakarak, topyekun savunma hattına geçmemiz gerekiyor. Sadece sağlığımızı değil aynı zamanda gerek bireysel gerekse de devlet bazında ekonomimizi ciddi düzeyde sarsacak bir sarmalın içerisindeyiz. İMF’nin borç vermek için ellerini ovuşturmasından anlayabiliyoruz nasıl bir küresel sorunla karşı karşıya olduğumuzu.
Bugünlerde ihtiyacımız olan bir kavram etrafında; büyüklerimize hürmeti ve sahip çıkmayı ifade eden “Vefa” kavramı ile devlet, bir seferberlik başlattı. 65 yaş üstü vatandaşlarımızı önceleyen bir yardım organizasyonuydu bu. Hepimize büyüğe hürmetin en büyük erdem olduğunu öğretiyordu bu adım. Memur sen olarak elbette bu iradeye kayıtsız kalınamazdı. Yardım kuruluşları ile birlikte güçlü bir ses verilmesi gerekiyordu. Bu arada devletin başı, “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” sloganı ile Milli Dayanışma Kampanyası başlatarak, hem ellerini ovuşturan malum çevrelere cevap vermiş oluyor, hem de devlet millet kaynaşması ile birlik hamurumuzu yeniden tazeliyordu.
İşte tam da bu sırada bedeni bizden ruhu başka diyarlardan olanlar çıktı sahneye.. “Biz Bize Yeteriz” diyenlere nazire yaparcasına “Zırnık yok” diyerek asıl hüviyetlerini ifşa ettiler. Yadırgadık mı elbette hayır! Zira, biz bu kafayı Gezi’den tanıyorduk, Çukur eylemlerinden biliyorduk, 15 Temmuz’da görmüştük. Moralimizi bozacak belki bir sinek vızıltısı olabilirdi bu ses. Yerli ve milli olanlarla, küresel aktörlerin mandalığına razı olanları tekrar ayrıştıran bu durum, saflarımızı sıklaştırmak, ülkemize ve irademize sahip çıkmak için bir vesiledir ancak.
Memur Sen, tam da kendisinden bekleneni yaparak hem Vefa hem de Biz Bize Yeteriz çağrısına ortak olmuştur. Hem kurumsal olarak hem de üyeleri nezdinde her iki yardım kampanyasına da sahip çıkarak durduğu yeri net olarak ortaya koymuştur.
İnsanın insanın kurdu değil yurdu olduğuna inanan bu toprakların çocukları olarak şunu açıkça ifade etmek isteriz;
Nefes aldığımız sürece sizden zırnık medet ummayacağız ve Hira’yı Olimpos’a kurban vermeyeceğiz.. Gölge etmeyin başka ihsan istemez.
