EĞİTİM BİR SEN, BİR DURUŞUN ADRESİDİR
İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen, Mevlana'nın pergel metaforunda geçtiği üzere, hak ve özgürlük bağlamında bir ayağı değerlerinde sabit, Mehmet Akif İnan'ın "İsterse benim inancımın tam zıddı olsun. Ben ona da hakk-ı hayat tanınmasının kavgacısıyım.” düsturu ile tüm kesimlere hizmet etmeyi vazife bilen anlayışı temsil eder. Eğitim Bir Sen,30 yıllık hikâyesinde, örnek bir mücadele ortaya koyan, dünden bugüne maddi ve manevi kazanımların altında imzası bulunan bir iradenin adıdır.
Eğitim Bir Sen, hak, özlük ve özgürlük mücadelesinde, bu duruşu ve misyonu ile yetkiye ulaşan, dört yüz küsur bin insanın gönlünde taht kuran bir sendikadır. Medeniyet sendikacılığı ile diğerlerinden farklı bir mücadele ve tavır ortaya koyan Eğitim Bir Sen, Akif İnan'ın mirası ve Merhum Erbakan Hoca'nın kayıtlara geçen "Hayra motor, şerre fren" duruşuyla, hizmet sendikacılığı ilkesinden ödün vermeden iyilikleri artırmak, kötülükleri azaltmak kaygısıyla hareket etmektedir.
Genelde kamu çalışanlarının, özelde eğitim çalışanlarının maddi ve manevi kazanımları (cuma namazı izni, hac izni gibi) için mücadele eden Eğitim Bir Sen, bu mücadelenin dünden kalan yaşanmışlıkları ile günün imkân ve ortamını okuyacak tecrübeye sahiptir.
Eski Türkiye'nin makyajlı yeni sürümü lehine, seçim tutum belgesi yayımlayanların da "Müzebzebîne beyne zâlik.." ayetinde geçtiği üzere, ne tarafta olduğu belli olmayan sendikaların da neyi murat ettiğini çok iyi biliyoruz. 17-25 Aralık süreci, gezi olayları ve 15 Temmuz darbe girişiminde durdukları yeri müşahede ettiğimiz bu yapıların nasıl bir Türkiye için yanıp tutuştuklarını görecek basirete de ferasete de sahibiz çok şükür.
14 Mayıs arifesinde elbette bir tutum belgesi yayımlayacak değiliz. Doğrusu buna da ihtiyacımız yok. Göreve gelir gelmez "....muhalefeti desteklemeliyiz" diyen Biden'dan medet umanların, FETÖ'den akıl alanların, PKK ile yan yana olanların-köprüyü geçene kadar-demokrat görünme çabalarına, insan hakları ve özgürlük soslu laflarına itibar edecek değiliz. Secde ile arası öteden beri açık olanların-sehven(!)-ayaklarının altına aldıkları seccadeye bakarak karar vermemize gerek yok. Cemaziyel evvellerini bildiklerimizin süslü cümlelerine de karnımız tok.
Eksiğini bildiğimiz, doğrusuna şahit olduğumuz, yaşanan onca ekonomik zorluğun arka planında tam bağımsızlık kavgası olduğuna inandığımız bir iradenin, üyemizin ve ülkemizin faydasına olduğunu görüyoruz. Unutmayalım ki, arkasını, sınırın ötesinde ülkemizi bölmeye ant içmiş örgütlere ve dünyayı dizayn etmeye çalışan egemenlere yaslayan bir anlayışa karşı sırtını milletine yaslamış, Allah'tan başka hiçbir otoriteye eyvallah etmeyecek bir iradeye olan ihtiyaç, tarihî bir önem arz etmektedir.
