BU TELAFİ DE NEYİN NESİ?
İdris Şekerci
Gün geçmiyor ki, MEB'in arkasını toplamak ve eksiğini/ gediğini toparlamak için "Ha gayret arkadaşlar!" çağrısı ile okul müdürlerine alarm verilmemiş olsun. Sosyal medya yerine, alana yüzünü çevirmiş olanlar bilir ki; eğitimin ana omurgasını teşkil eden ne öğretmenler ne de yöneticiler, öğrenci faydasına hiç bir çabadan rahatsızlık duymaz; Lakin, "evdeki hesap ile çarşıdaki" uyumlu olmadığı vakit sistem patinaj yapmaya başlıyorsa burada eğitimcilere kulak vermek gerekir.
Uzun zamandır okullar, alanın gerçekleri ile örtüşmeyen merkezi ve yerel projelerin meşguliyeti ile bir sarmalın içerisinde. Defalarca durumu şikayet edenlerin derdine tanık oldum. Bir defasında -bu duruma dikkat çekmek için-bir yetkiliye, projelerin getirdiği bezginliğe işaret ederek;
"Burada sadece eğitim öğretim yapılır!" pankartı ile haber olan okul görürseniz şaşırmayın demiştim.
Aradan onca vakit geçti; ne bakanlık düzeyinde ne de yerelde durum değişmedi. Birbiri ile yarış eden projeler yüzünden okul müdürleri ve öğretmenlerin neredeyse başı döndü. Pandeminin esaretinde bir eğitim yılı sona ermek üzere ve tam da "her şey bitti biraz nefes alalım" derken, okulların kapanmasına ramak kala "Telafide ben de Varım!" mottosuyla; uzaktan eğitimin -uzaktan anlaşılamayacak-yorgunluğunu üzerinden atabilmek için bekledikleri yaz tatili arefesinde herkesin hevesini kursağında bıraktı.
Alanın nabzını tutan ve eğitim öğretimin gerçek sorunlarının farkında olarak- 2 Temmuz'dan eğitim öğretim başlayana kadar devam edecek- telafinin neyin telafisi olacağı bir muamma olarak önümüzde durduğunu görüyoruz. Bu konuda doyurucu cevap bulamadığımız bir "proje" intibahı uyandıran, adı başka konulmuş bir yaz okulu ile karşı karşıya olduğumuzun da farkındayız.
MEB, özel sektörden gelen bir bakış açısı ile -belli ki-müşteri memnuniyeti ile hareket ederek yaptığı işe; reklam kokan hareketleri çağrıştıran bir başlık koymayı tercih etti. Fakat daha program başlamadan mevzu bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı. Okullar geçmiş yıllarda da yaz okulu yapıyor, öğrencisine talep doğrultusunda hizmet vermeye devam ediyordu. Bakanlık, tumturaklı başlık koymak yerine, adına yaz okulu demeyi tercih etseydi -sadece- bir rutini devam ettirmiş olacaktı ve bu da pek ses getirmeyecekti anlaşılan..
Telafide ben de varım diyenlerin, yaz tatilinde, çocuklarını cami merkezli bir din eğitiminden geçirmek isteyenleri ya da gönüllüsü olduğu STK'lar eliyle, eğlenerek değerlerini öğretmek isteyen velilerin talepleri hakkında bir fikri var mıdır?
Her şey bir tarafa; "maske, mesafe ve temizlik" için hala müteyakkız olmamız gereken bir dönemde; okulların temizlik ve personel ihtiyacı adına bütçe ayırmamak nasıl bir yönetim anlayışıdır.
Sesin yerine, sözün hâkimiyetini esas alması gerekenler, sadece sese odaklanırsa- korkarım- "mış gibi" projelerin gölgesinde 2023 vizyonu bir hayalden öteye gitmeyecektir. Alandan bîhaber yönetim anlayışları ile, bu vizyonun ortaya koyduğu başlıkların, boşluklar arasında kaybolduğunu fark ettiklerinde iş işten geçmiş olacak.
Demedi demeyin!.
İdris Şekerci
Eğitim Bir Sen
İstanbul 6 No'lu Şube Başkanı
