28 Şubat’ın üzerinden tam 27 yıl geçti. Milletin iradesini silah gücüyle vesayet altına almak isteyen darbecilerin, ülkeye ekonomik yönden ne kadar büyük bir tahribat yaptığından ya da irtica bahanesi ile bu milletin evlatlarına inançları yüzünden ne büyük zulümler yaparak 

 “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama..”  suçu işlediğinden de söz etmeyeceğim. Bugün 28 Şubat’ın neden olduğu, geleceğimizi inşa ettiğimiz eğitim sistemimizde din öğretimi ve mesleki eğitim alanında açtığı tahribata değineceğim.

Eğitimde, 8 yıllık kesintisiz eğitimle başlayan süreçte, sadece imam hatip liseleri budanmadı. Yapılan onca değişikliğe/ projeye rağmen bugün  hâlâ meslek liseleri geçmişteki itibarlı günlerine ulaşamadı ise bunun asıl sebebi 28 Şubat post-modern darbesidir.

 28 Şubat sürecinin Vesayetin neden olduğu eğitim alanındaki tahribatların onarım sürecinde, 28 Şubat'ın ucube ilköğretim modelinden kurtulalım düşüncesiyle-bir tecrübe ve gelenek oluşturmasına rağmen-İHL’nin orta kısımları ayrı okullarda kurgulandı. İlk planda,kulağa hoş gelen bu uygulama neticesinde bugün, İmam Hatip Ortaokullarından  İmam Hatip liselerini tercih oranına baktığımızda bir şeylerin eksik bırakıldığı gerçeği ile yüzleşmek zorundayız. 

İmam Hatip Liselerinin, çok talep edilen özellikli okulları istisna olarak gördüğümüzde, mevcut sistemde -hak ettiği - yeterli talebi görmediğini kabul etmeliyiz. Çözüm, sorunun tam da merkezinde aranmalıdır. Orijinal İHL kurgusu olan, ortaokul-lise aynı iklimde eğitim veren okullar ile bu yaraya merhem olunabilir.

Gelelim vesayet rejiminin mağdur ettiği bir diğer alana. Memleket meselesi mesleki eğitime..

28 Şubat'ın kader kurbanı,Meslek liselerinin makus talihini değiştirecek, sınavla nitelikli öğrenci aldığı eski günlerine kavuşturacak, Türkiye'nin her geçen gün daha da artan teknik eleman talebini karşılayacak bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Spesifik alanda kurgulanan  birkaç Meslek Lisesi modeliyle, mesleki eğitim sorununa çare üretemeyeceğimiz ortadadır.

Gerek üniversiteye yerleştirme modelinde, gerekse LGS  sürecinde Meslek liselerini avantajlı hâle getirecek bir anlayış değişikliğinden söz ediyorum. İlkokul düzeyinde başlayacak bir öğrenci yatkınlığı tespiti ile başlayan, toplumdaki meslek lisesi algısını pozitif anlamda değiştirecek bir politika ile devam eden, istihdam ihtiyacından çok fazla üniversite bölümlerinde sınırlama ile taçlanmış yeni bir çözüme ihtiyacımız var.

28 Şubat'ın seneyi devriyesinde eğitimde açtığı zararların tortularına kısaca değinerek , bu vesayet sürecinin nasıl bir ifsada neden olduğunu  bir boyutuyla anlatmaya çalıştık. Binlerce insanın geleceğini karartan, Türkiye'nin ekonomisini çökerten, toplumda fay hatları oluşturan böylesi günlerin tekerrür etmemesi için her zamankinden daha fazla birliğe ve dirliğe ihtiyacımız var vesselam.