İnsan seçim yapan bir varlıktır. Yönümüz, menzilimiz, geleceğimiz, bir ölçüde kaderimiz yaptığımız seçimlerle doğrudan ilişkilidir. Seçme iradesi insana sorumluluk yükler. İyiyi de kötüyü de kendi irademizle, kendi ellerimizle seçeriz. Yel ekenin fırtına biçmesi misali karanlığı seçenin aydınlığı beklemesi saçmadır. Kolaylığı seçenin duçar olduğu zorluklardan şikâyet etmesi anlamsızdır. Fenalığı tercih edenin iyilik beklemesi, iyilik bulması imkânsızdır. Düşmanlığı seçenin dostluktan, savaşı seçenin barıştan nasibi olmaz. Bu diyalektik işleyiş, hayatın ve varlığın oluş yasası gereğidir. İşleyişin bireysel veya toplumsal düzlemi sonucu değiştirmez. İnsan seçtiğine katlanmak zorundadır.
Hayat seçimdir, seçimlerle sürer. Hayatın her aşamasında farklı seçimler yaparız. Gündelik seçimlerimizde olduğu gibi, asıl olan hayat yolumuzu, dünya görüşümüzü, varlığımızın anlamını, ana istikametini seçerken gösterdiğimiz irade ve kararlılık önemlidir. Bu çerçevede insan ya imanı ya da küfrü; ya izzeti ya da zilleti; ya nuru ya da zulmeti seçer.
İrfan ve medeniyet değerlerimizi sahiplenerek özümüze dönme çabamız bir seçimin sonucudur. Milli iradeye saygı, özgürlüklerden yana, vesayet rejimlerine karşı, mazlumlardan yana gösterdiğimiz tutum bir seçimin sonucudur. Biz genel anlamda, bütün gündelik kaygıları, politik hesapları bir kenara bırakarak özgürlüğün, onurun ve medeniyet değerlerinin yanında tarafımızı belirlemiş durumdayız. Tabi ki bu seçimlerimizin nimetleri olduğu gibi külfetleri de olur, olacaktır
Son yıllarda Türkiye’de tarihsel, kültürel dinamiklerine yaslanarak bulunduğu bölgeye ve bütün yeryüzü mazlumlarına umut olacak bir bilinç, bir duyarlık inşa etmeyi başardık. Oluşan duyarlılığı bu yıl gittiğimiz Makedonya’da, Arnavutluk’ta Kosova’da ve en son gittiğimiz Malezya’da çok daha fazla fark ettik. Bu duyarlıkla sürdürülen dış siyaset, millet olarak göstermemiz gereken asil duruşa uygun bir duyarlılıktır. Sonra içeride başarılan her demokratik ve ekonomik kalkınma hamlesi biz kamu çalışanlarına ve her bir vatandaşa güç ve itibar kazandırdı. İçimizdeki iyileşmenin bütünleşerek dışımıza yansıması, etki coğrafyamızın genişliği sebebiyledir. Merkezinde Türkiye olan gönül coğrafyamızla sağlanan bütünleşme, kimi karanlık odakların kirli oyununu bozdu ve bozmaya devam edecektir. Bundan önce olduğu gibi bizi yok ederek var olma hesapları yapanların bundan sonrada oyunlarını boşa çıkarmalıyız. Dün ihanet çeteleri gezide, 17-25 Aralıkta ve 6-8 Ekimde ayrı ayrı görüntü vererek farklı kollardan saldırı yaparken bugün, ihanet şebekeleri en kutsal değerlerimize ve geleceğimize topyekûn ve aynı safta yer alarak pervasızca saldırılar yürütmektedir. Diyarbakır’da 21 ilden 600 STK’nın YETER ARTIK çıkışı, Ankara’da yüzbinlerce kişinin teröre hayır yürüyüşü ihanet şebekelerinin saldırılarına karşı atılan son derece değerli adımlardı. Bunun için kardeşliğimizi, toplumsal barışı, istikrarlı hayatı bölmek, parçalamak isteyenlerin oyunlarını boşa çıkaracak bir siyasi tablo için oylarımızla safları daha da sıklaştırmalıyız.
Önümüzdeki seçimde tercihimizi belirlemede önemli olan faktörlerin başında eğitimdeki iyileştirmeler gelir. Türkiye’ye yapılan derin operasyonun en önemli ayağı Milli Eğitimde gerçekleştirilmek istenmiştir. Çökertmek üzere bu hedefi seçenler, yaptıkları ve yapacakları bozgunun son derece bilincindeler. Başörtüsü yasağı, katsayı uygulaması gibi yıldırmalar aslında millet evlatlarını sahanın dışına itme çabasıydı. Daha da önemlisi gencecik kuşakları medeniyet değerlerimizden kopararak, bizim için karanlık bir gelecek tasavvurunu hayata geçirmek istemeleriydi. Bu millet yakın geçmişte iradesini, idareye dönüştürerek içine sokulduğu karanlık tünelden çıkmasını bildi. 4+4+4 eğitim sistemine geçildi. Çocuklarımıza Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi ve temel dini bilgiler derslerini seçme hakkı verildi. İmam Hatip ortaokulları açıldı. Katsayı uygulaması, Milli Güvenlik dersi ve öğrenci andı kaldırıldı. Başörtüsü zulmü sona erdi. Üniversiteler önündeki bariyerler kaldırılarak üniversitelerin normalleşmesi bu dönemin önemli kazanımlarının bir kısmı ve aynı zamanda gelecekte olacak daha güzel şeylerin habercisi niteliğindedir. Seçimimiz zorba anlayışın körpe dimağlara hükmetme çabasının başat kalesi niteliğindeki eğitimin, gerçek anlamda millileşmesi yönündeki hayallerimizin gerçekleşmesini sağlayacak bir seçim olacaktır. Bu nedenle kazanımlarımızın heba olmaması için bu seçimde yer alacağımız saf çok önemlidir.
Son olarak Toplu Sözleşme ile başta eğitim çalışanları olmak üzere tüm kamu çalışanlarına önemli kazanımlar elde etmiştir. Hatta genel bir değerlendirme yaptığımızda elde edilen mali ve sosyal haklara dönük kazanımlar tarihi nitelikte olduğu görülecektir.
Burada anlayışımızın karakterini ortaya koyan önemli hususlardan biri; biz kazandık ama asla kimse kaybetmedi. Bizim kazanımımız başkasının/ötekinin kaybı temelinde yükselemez. Biz kazanalım da öteki kaybederse kaybetsin duyarsızlığı, dahası körlüğü içinde olmadık, olamayız. Tersine ümmet coğrafyası, ülke ve millet kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız. Bizim kazanımlarımız demek insanlığın kazanımlarının artması demektir. İnsanlığın kazanımlarını artırmadaki öncülüğümüz illegal yapıların bizden rahatsızlık duyması ve sendika liderlerimizi tehdit etmesi olağandır. Bu seçimde gayemiz daha önce olduğu gibi ümmete, ülkeye ve millete kazandırmak olacaktır. İslam coğrafyasına, ülkemize ve milletimize kazandırmak için tercihimizin yönü daha önce olduğu gibi yine bellidir. Büyük Türkiye ufkuna sırtımızı dönerek kendimize bir yol arayamayız. Bu yol kimseyi huzura, nura, onura götürmez. Kazanımlarımıza imkân veren zeminin heba olmaması, daha da çoğaltacak bir işleyişin sürmesi için elbette tercihimiz büyük, güçlü, istikrarlı Türkiye’den yana olacaktır.
Bu seçimde kaybetmeyi, zararı, düşmeyi, bozgunu, belirsizliği tercih edemeyiz. Böyle bir tercih ancak akıl tutulmasıyla, ruh ve vicdan kararmasıyla mümkün olabilir. İnsani ve İslami meselelerin olduğu bir yerde ve zamanda bütün davalar, bütün hesaplar geriye bırakılır. Sadece biz değil, ters bir açıdan bakacak olursak, önemini çok iyi bildikleri için bu coğrafyayı kendi haline bırakmak istemeyen güçlerde bu seçime bel bağlamış durumdalar. Yaptığımız tercih insana ve millete kumpas kuranları üzecek. Tercihimiz mazlumu mağduru mesrur edecek. Kumpasçılar bilinsinler ki, bu ülkeye kumpas kuranları asla ve asla sevindirmeyeceğiz!
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Ek Ödemede Eğitimcilerin Muadili Kim?
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
MÜLKİYE EGEMEN MAARİF MODELİ
MEB’DE TAHTANIN YENİ YAZBOZU ORTAK SINAVLAR MI?
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ