ATA YADİGARI TOPRAKLARA YOLCULUK

Ata yadigarı topraklara -şube olarak-yaptığımız  ikinci yolculuğumuza,  28 Haziran gecesi vira bismillah dedik.  50 kişi ile yola revan olduğumuz yolculukta ilk durağımız Yunanistan oldu.

Batı Trakya’da eski bir Türk şehri olan Kavala'da, Kavala kurabiyesini katık ettiğimiz bir çay  ile ilk molamızı verdik.  Akabinde ikinci durağımız,  son dönem Osmanlı siyasi tarihine damga vuran Selanik şehri oldu. Buradaki ziyaretimiz, adını Makedon kralı İskender'in kız kardeşi, Teselonike'den alan liman şehrinde,  Aya Dimitros Kilisesi, Atatürk evi, tarihi Beyaz Kule ziyaretlerimiz, Selanik kordon boyu yürüyüşü ile devam etti.

Gezimizin birinci günü Makedonya'nın ve Balkanların incisi Ohrid’deki konaklama ile sona erdi.

Balkan Turumuzun ilk sabahında Ohrid Ayasofya, Ali Paşa Cami, Türk Sokağı, tekne turu, Aziz naum manastırı, kağıt atölyesi ve Safranbolu’yu andıran evleri ile ünlü Ohrid şehrini turladık. Ohrid ziraretimiz sonrasında  Arnavutluk'ta başkent Tiran ve İşkodra şehrini gezdik.

Komünist Enver Hoca dönemimde Ethem Bey Cami dışındaki tüm Osmanlı eserlerinin yıkılması ve İşkodra’yı kahramanca savunan Hasan Rıza Paşa'nın İttihatçılar tarafından şehit edildiğini  öğrenmemiz Arnavutluk gezimizde hepimizi hüzünlendirdi.

 Balkanları tarihi ve turistik ülkesi Adriyatik denizinin incileri Karadağ'ın  Budva ve Kotor şehirlerinde İtalyan kültürüne vakıf olduk. Karadağ'dan sonraki durağımız Bosna Hersek'te Trebinje şehrinde konakladık. 3 Temmuz günü  tarihe adını Poçitel  Türk köyü  olarak yazdıran beldeyi ziyaretimiz  hepimizi 17. Yüzyıla götürdü.

17. Yüzyıldan beri köyde yeni tek bir eserin olmaması belki de bu kasabayı Bosna’nın "müze kenti"ne çeviriyordu. Blagay "Alperenler Tekkesi" ziyaretimiz ile Balkanların manevi havasını illerimize kadar hissettikten sonra Dünyaca ünlü ve adını  Bosna savaşında Hırvatlar  tarafından  bombalanarak yıkılan, savaş sonrası Türkiye tarafından aslına uygun olarak yeniden inşa edilen köprüsünden alan Mostar şehrini gezdik.

4 Temmuz günü konakladığımız ve Balkanların  Kudüs’ü olan Saraybosna ve Srebrenitsa’yı gezerken 30 yıl önce burada yaşananların bir benzerinin şu an Filistin'de yaşandığını bilmek yüreklerimizi dağladı. Bosna'da yaşanan katliamın, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da yapılan en büyük soykırım olduğuna şahitlik ettik. Aliya İzzetbegoviç’n “Unutulan soykırım tekrarlanır” sözünü hatırlayarak, bu soykırımı asla unutmayacağımızı idrak ettik.

Temmuz’un beşinci günü, Osmanlı ‘nın Dârul Cihad adını verdiği, Belgrad şehri kalesini ziyaretimiz, bizi 5 asır öncesine götürdü. Kale çevresinin halen Kelemegdan (Kale meydanı), en büyük kale kapısını İstanbul kapı olarak kullanılması ruhlarımıza sürûr vesilesi oldu.yol açtı. Belgrad ziyaretimizi tamamlayarak tekrar Kuzey Makedonya topraklarına girdik. Bu sefer ki ilk durağımız Kalkandelen (Tetova)  ve başkent Üsküp oldu.

Kalkandelen -iki Osmanlı hanımı Hurşide ve Mensure hanımların inşa ettirdiği- Alaca Camii süslemeleri ile gözlerimizin pasını aldı. Başkent Üsküpü'ü gezerken sanki Bursa sokaklarını arşınladık.

Gezimizin son günü ve son durağı Bulgaristan'ın başkenti Sofya oldu. Sofya turumuz Aleksandr Nevski Katedrali, Ayasofya, parlamento binası , cumhurbaşkanlığı sarayı ziyaretlerimiz, şehrin merkezinde bir yetim gibi kalan Kadı Seyfullah yada diğer adıyla Banyabaşı Camii’nde son buldu.

Yaptığımız  ziyaretler ve seyahat ile  Eğitim Bir Sen İstanbul 6 Nolu Şube olarak,  ata yadigarı topraklar ile  bağlarımızı güçlendirdik ve güzel dostlukların tohumunu attık.

Geziye katılan üyelerimizin memnuniyeti yeni geziler organize etmek için bizi motive etti.

 Tarihe yolculuk turlarımız önümüzdeki yıllarda da devam edecek inşallah!..